Malumu aliniz olduğu gibi hıyar hayırlı iş ve serbestlik manalarına da gelmektedir. Bir gün dağlık bir mevkide bulunan bir hıyar bostanına yolumuz düşmüş idi ki birden inleme sesleri duydum etrafa bakındığımda kimseyi tespit edemedim. Ancak bu ızdırap verici sesin tarafına doğru yürüdükçe henüz dalından koparılmamış yaralı bir hıyarın inlediği gibi gözyaşları da akıtıyordu. Kendilerine hemen sordum “Hıyar efendi nedir bu halin?” der demez dillenip haziruna derdini anlatmaya başladı. Kendisinin ve sülalesinin hıyarlık yapıp bilumum insanata ve hayvanata sadra şifa olduğunu ve bu vezaifi büyük bir iştiyakla yerine getirdiğini aynı zamanda görevini ifa etmekten büyük memnuniyet duyduğunu ancak bu bölgede yaşayan kekliklerin sürüler halinde sekerek bütün hıyaratı tahrip ettiklerini bununla da kalmayıp bizden aldıkları enerjiyle birbirini kırdıklarını bu vesileyle sadra şifa olurken bir de bakıyoruz ki şerre şerik olmuşuz bunun için inleyip ağlıyoruz.
Bilindiği gibi keklik ırkı yaratıldığı günden beri birbirini ispiyonlayıp hemcinslerini kırdırmakla maruftur. Çocukluğumda dedemin çobanı Yusuf Efendi’nin kafeste beslediği bir çift kınalı kekliği vardı. Yusuf onlara özel itina ile bakar, bazen kül banyosu yaptırarak bitlerini kırar, bazen de onları beslemek için çekirge avına gider onları kemali afiyetle beslerdi. Vaktaki av günü gelir bu keklikleri dağa götürür, uygun bir mevkie yerleştirir kendi tarafına da yassı bir taş yerleştirerek mevzilenirdi. Bu hengâmede iştiyakla ötmeye başlayan kafesteki kınalı kekliklerin sesini duyan ırktaşları kafilelerle sekerek bu dostlarının yanına konar konmaz Yusuf Efendi o eski çakmaklı antika tüfeğinin tetiğine basar basmaz onlarca keklik saçma yarasıyla debelenmeye başlarlar. Yusuf Efendi hedefine kavuşmuş olmanın heyecanıyla vurulmuş keklikleri toplayıp kafalarını koparıp av çantasına koyarak köye adeta Dandanakan Savaşı’nın gazisi gibi dönerdi. Ben şahsen bu gibi olaylara defaten şahit olmuşumdur. Hakikaten bu av türü çok aşağılık bir kandırma ve hemcinslerini buna alet etmekten müteşekkil olduğundan dolayı hiç kimsenin içine sindiremediği için bir atasözü olara kültürümüzde yerini almıştır. “Keklik ırkını kırdırır”
Böyle olmaya böyle olmuştu hep amma bu işe vesile olan o ispiyoncu keklikler hiçbir zaman bu aptallıklarından pişman olmadıkları gibi bu zulümlerine de devam ede gelmişlerdi amma hıyardaki hassasiyet bu kekliklere nasip olmamıştı. Hıyar hıyarken bu iğrenç olaya alet olduğundan naşi ağıt yakarken keklik hala hamakatıyla endam etmeye devam ederken bir de farkına varıldı ki dağlarımızda kekliğin nesli kesilmiş ancak hıyar ince ruhlu ve nahif duygulu olduğundan ötürü gani bir şekilde çoğaldıkça çoğalıp hizmetine devam etmektedir. Öyleyse son sözümüz ırkına ihanet eden bir keklik olmaktansa size adam gibi bir hıyar olmayı tavsiye ederim.
22 Ağustos 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder