Vakti zamanında hıyaristan namıyla bir memleket var idi. Bütün hıyarlar bir araya toparlanıp hıyarlık faaliyetlerini icra ederlerdi. Hı-yarlıkları cümle aleme ifşa edildiği gibi düveli muazzama ve hatta dareyni evveldeki bütün ins ve cinin nazarı dikkatlerini çekmek için psikoloji ilmindeki bütün taktik, tenkit ve müfteriyat faaliyetlerini icra ve propaganda içün yer yüzünde ayak basmadık yerleri kalma-mıştı. Bu faaliyetlerinde öyle arşa sıçradılar ki bizim ecinni taifesinden kadim dostumuz Murteza Efendi, yahu muhterem bu hiyaristan ehli bizi de müşkilata soktular. Bizler şeffaf varlıklar olduğumuzdan ötürü istediğimiz her kılığa girip, istediğimiz her mekana, istediği-miz zamanda vasıl olup edrama vaziyet edebilme kabiliyetiyle dona-tıldığımızdan ötürü bizim için sır ve hafi bir maharet olmayıp mutadiyetimizdendir. Ancak vezaif vesilesiyle vasıl olduğumuz her yerde bu hıyaristan ehliyle muhatab oldukça bu acizlerin bu dehşet-nüma seyyaliyetlerini sordukça suçluluk psikolojisine girip mütezarzur oluyorlar. Binaenaleyh amirata ve Yüce Çalaba sual eylediğimizde ey yüce makam bunlar kimlerdendur? Ali makam siz onlarla mugalata yapmayın, onlar insle ecinni arasında seyrimtrak bir ara formdur ki dünya kurulalı böyle bir taife yaratılmayıp kıyamet alametlerindendir. Peki efendim bunların dinleri, ideolojileri, endam ve damları hakkında ne dersiniz diye sorulduğunda da: Bunlar sadece ve sadece dareyni evvel menfaatlerini Yüce Çalabın bile menfaatlerine üstün tutan bir kavimdir ki, bu zevat kendi menfaatlerine bir kılçık dahi gölge düşürecek laf edenleri hemen ortadan kaldırmak için planlı, plansız, yalan dolan, iftira, tezvirat sadedinden bütün entrika ve tuzaklarla kendilerini hedef yapmaksızın huruca geçerler, denildi. Hakikaten bu değerlendirmenin yüzlercesini bu son altı ay fazlasıyla yaşadık. Behey ser hıyar efendi, sana ve efradına senelerden beri olan teslimiyetimize rağmen eğer bizi gözden çıkarmış ve bizden kurtulmak istiyorsan bunun çaresi insanca konuşup, arkadaş bundan böyle seni hıyaristanda görmek istemiyorum derdin. Biz de kendimize bir mekan bulup pılımızı, pırtımızı toplayıp sessizce sırra kadem basar-dık. Bundan kimsenin de haberi bile olmazdı. Ama sen sıfır sıfır rizikolu olduğundan naşi her zamanki hayat üslubunda da görüldüğü gibi bu tarlada kimse seni istemiyor burayı terk et müfteriyatında bulunuyorsun. Peki bizi hıyaristana götür. Bütün hıyar erbabıyla muhatab kıl diyoruz, kelin görünür diye feryadı, figanı koparıp hıyaratı üstümüze tasallut ediyorsun. Aslında biz seni kalu beladan beri ta-nıyoruz. Ayrıca ecmainden de çoğu senin karakterin konusunda az-manlaştı. Amma dua et ki büyüklerin hatırı, Çalabın da ihtarı var.
Şimdi gelelim sadedi şizofrene ser hıyar efendi: Bir hayvanı büyüklere şekva edip, efendim aslında bu hayvan epilepsi(sara) olma-yıp sarayı etiket olarak kullanmaktadır. Ayrıca bu iki emrazın da ilacı ve tedavisinin aynı olduğunu ısrar ederek cehalette zirve ve zirva ya-pıyorsun. Duruma muttali olunca tabib müderris Tayfun Efendiye yahu hocam bir cühela bu iki hastalığın aynı olduğunu, ilaçlarının da aynı olduğunu iddia ediyor deyince, bunu söyleyen ya cahil, ya da iftiracıdır, dedi. Kaldı ki epilepsi şizofrenden daha kolay bir maraz olmayıp her nöbet geçirildikten sonraki ahval ilgiliyi dünyanın en muzdaribi haline sokmaktadır.
Neticeten Ziraat Fakültelerinin alakalı müderrisleriyle yaptığım tetebbuatta hıyargillerin kesinlikle ne sara ve ne de şizofren olmadığı şeklindedir. Çünkü hıyar ve hıyargiller ve hatta bütün bitkiler kesinlikle hayvan hastalıklarına yakalanma şansına sahip değildir. Bu ko-nuda bütün hıyaristan ehline müjdeler olsun diyoruz. Hakikaten ne kadar sevinseniz yeridir. Özetle hıyar, beyin taşımadığı için ne epilepsi ne de şizofren olamazlar, isteseler de olamazlar. Güzel amma bütün hastalıklar biz faniler içindir. Hepimiz her türlü maraza yakalanma şansına sahibizdir. Tıp literatüründe buna şans deniyor. Ne yapalım. ;Ancak öyle bir hastalık türü var ki taş, toprak, su dahil beyinli hayvanlar, insanlar dahil. Nebatat gibi beyinsiz bütün canlılar bu hastalığa düçar kalabilmektedir. Hele hele Ahir zaman içre bu emraz tavan yaptı. Sizin de bildiğiniz ve kana kana yaşayıp tecrübe ettiğiniz bu teselli ve terbiye edici mübarek hastalığın adı “kanser”. Daha dün herkesin şahit olduğu vak’a tımarhaneden firar eyleyen azmül hicab ağnül mükesser vel mütezarzur boş teneke zade Hüsso da senin gibi kudurmuştu. Sahibim onu da müstehak olduğu müşa-rünileyh derde düçar kılıp boğazını deldirdi. Sevinmedik amma vela-kin sahibim razı olmadı. Şüphesiz ki bu kadar müfteriyata sahibim yine razı olmayacak. Kim suçluysa Yüce Rabbim enkaribüzzamanda onun hakkındam gelecektir. Sakın ha eğer başınıza böyle bir felaket gelirse Allah’a c.c. kızalım falan demeyin. Eğer felaketiniz bu dünyada başlarsa tanrının size acıdığını, azabınızın hepsini ahirete bı-rakmak istemediğini, yani size bir türlü şefkat tokadı attığını unutmayalım. Şimdi bu aşamada tanrı hangi hıyarı çarpacak. Sadece ve sadece bunu müşahede etme makamında olduğumu ifade etmekten başka bir şey söyleyemeyeceğim.
Şimdi sadede gelecek olursak hey serhıyarı hıyaristan efendi diyebilirim ki bu hayvan (pek tabiidir ki hayvan çünkü at, katır, eşek hepsi beyin taşıdığı için hayvandır, ama sen nebatatsın yani otsun, hayvan bile değilsin.) gerçekten şizofren oldu. Biz faniler her zaman ve her dem her türlü hastalık, fakirlik, açlık ve korku ile imtihana muhatabızdır. Bir şizofrenli zata böyle acımasızca iftira, hakaret, zulüm ve senin uyguladığın bildiğim ve bilmediğim edepsizliklerle mi muamele yapılır, yoksa insanlık adına, insanlık vazifemiz, insan-lık öldü mü sadedinden yardım mı edilir. Zavallı ser hıyar sen senden önceki ebu cehilleri bile solladın ve şimdiye kadar kandırabildiğin bütün dostlarını amir ve memurlarının senin ne olduğunu ve bu vesileyle gerçek kimliğinin ne olduğunu herkes gördü, öğrendi ve ka-nıksadı; ancak insanlarımız da senin gibi sıfır sıfır rizikolu olduğundan naşi açıktan haktan yana tavır alamadılar. Senin ve senin gibi insanlık suçu işleyen vatan hainlerinin bir hıyaristanlık ömrü kaldı. Hıyarın ömrü de malum en kaliteli ve en muhafazalı hıyar bir hafta kadar yaşar. Velev ki derin dondurucu bile olsa belli bir süre sonra hıyar efendi kütürüyetini kaybedip çürük hıyar ve bilahare her hıyarın encamında olduğu gibi gübre hıyar olup toprak tarafından absorbe edilip topraklaşarak aslına rücu edip keenlemyekun olur.
Yalnız size nasihatimdir ki, madem ki mütemadiyen yurtdışı yurtiçi ringiyle meşgulsünüz o zaman gavuristana girerken sizi kurt köpekleriyle koklatıp uyuşturucu testine tabi tutulurken kendinize sahip olun. Kazara osurur mosurursanız hayvancağızlar o yanıcı gazı uyuşturucu zannedip poponuzdan kapabilir, bizden söylemesi.
Serhıyar-ı Âzam avanelerinin alışkanlık haline getirip süfli menfaatlerine engel set zannettikleri mazlumların düçar olduğu tezellüm ve bari hüdanın bize layık gördüğü epilepsi, şizofren v.s. emrazdan ankaribüzzemanda kendileri, çoluk ve çocukları hasseten bilumum zürriyetleri en şedid bir şekilde nasipdar olup çeşitli desiselerle elde ettikleri dünyalıklarını bu yollarda harcayıp çaresiz tabiplerden her an azarlanmalarını, kullandıkları ve kullanacakları gerek tıp ve gerekse Alternatif tıp dedikleri ilaçların onlara şifa yerine zehir, zulüm ve azman getirmesini her iki taraf olarak kim haksız ise hemen hukukullah tarafından çarpılmasını, aksi taktirde bir naz ehli mensubu olarak Yüce Rabbül alemine kırılacağımı ilan ediyor ve cümle canlı-nın seyretmelerini iştiyakla bekliyor. Gerek ser hıyar ve gerekse ser-hıyar-ı azam efendinin haddi zatında bu kadar cesur olmadığını, maşa olarak kullanıldığını ifade ediyor.
Ömürlerinde bir defacık bile olsun vatan, millet, bayrak, Atatürk ve hatta Allah için bir zalime bir haine en ufak bir eleştiri yapmaya bile cesaret göstermeyip gurebaya nasıl çullandıklarına şaşırmamak mümkün değil.
Son olarak hey ehli hıyaristanı ehvenat siz nasıl öleceksiniz çok ama çok mereak ediyorum! Pek tabiidir ki siz de herkes gibi birgün ölümü tadacaksınız. Hem de bir zaman sonra hepimizin yerinde yeller esecek. Bir zamanlar var olup da hüküm süren birçok ziyruh’un şimdi aramızda olmayıp esamelerinin bile okunmadığı gibi. Ancak yaptığınız eylemleri bari kayıt altına alın, gittiğiniz her yerde tetebbuat yapın, oralarda aşağılık kompleksine kapılmayın. Siz her ne kadar keenlemyekun olsanız da bizleri temsilen gittiğiniz için size yine de layık olmadığınız alaka nostaljik de olsa gösterilecektir. Git-tiğiniz yerlere ne götürdüğünüz malum. Fakat hiç olmazsa bir nebzecik bilim getirin. Ayrıca dönüşlerinizde de asla ve kat’a suçluluk psikozuna girmeyin. Tabi suç işlememişseniz!
Bir gün gelir keser, sap ve hesap sahibine iade edilir, bunu unut-mayınız. Stresiniz encamınız olsun. Amin!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder