26 Temmuz 2010 Pazartesi

BEN KIBRIS’IN EŞEĞİYİM

Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra Malazgirtli Menderes adında bir zevat-ı kiram Hala Sultan’ın memleketi olan Kıbrıs’a yerleşir. Vatandaş olduktan sonra bürokraside yükselerek Dipkarpas şehrine şehir emininden sonra gelen mühim bir adam olur. Bu zat halen görevine devam etmektedir.

Dün gece Saktürün Gezegeni’nden döner dönmez Yalı Akademisi’ne uğrayıp üç çay içip eve avdet edecekken birden karşıma TİYEMDER Reisi Selahattin Yazıcı Efendi çıktı. Heyecanla:

- Selam getirdim, diyerek söze başladı.

Önceleri Eşek kitabına şiddetle karşı çıktığı ve benim adımı buradan sil dediği halde o, Karpas bölgesine Yüce Çalab’ın kitabını dağıtma vesilesiyle gitmiş, belediye bürokratları refakatinde Karpaslı eşekleri ziyaret ettikten sonra meselenin ehemmiyetine muttali olmuştu. Bu fakir bunları yazarken bayağı istihzaya uğramış ve papyon kravat takıp milletine tepeden bakmayıp, gurebayla oturup hasbihal ettiğimden dolayı da beni tinerci talakki ediyorlardı. Kaldı ki bu tinerci tabir edilen insanlar da bizim çocuklarımızdı. Biz onları da nasıl kurtarabiliriz endişesiyle projeler hazırlıyorduk.

Olsun zararın neresinden dönülürse dönülsün biz onu kâr addederiz.

Evet, Selahattin Efendi bana vaktinde kitabını yazdığım Kıbrıs’ın eşeklerinden selam getirmişti. Tekabbelallah…

Malazgirtli Menderes Selahattin Efendi’ye o da bize naklettiğine göre bu eşekler farklı eşekler. Çok benekli, yakışıklı, katır kadar büyük, toplu ve özgür bir şekilde yaşadıkları gibi özgürlüğün faturasını fazlasıyla ödemiş ve bunu da hak olarak almışlardı bu zalim insanoğlunun ellerinden… Bundan tam dört yıl önce Dipkarpas belediyesi bir proje hazırlayarak bu seçkin eşek ırkını ıslah edip evcilleştirerek hizmet altına almayı hedeflemişlerdi.

Bu proje muvacehesinde doğadan tam 45 tane eşek yakalanarak alıkonuluyor ve özel eğitime, besiye tabi tutuluyor. Çok ilginçtir bu eşekler açlık grevine başlıyor. Sürekli hasretini çektiği mekulât ve meşrubatın bol miktarda ikram edilmesine rağmen kesinlikle yemiyorlar ve içmiyorlar. Bir süre sonra bu eşeklerden 28 tanesi telef oluyor. Geriye 17 tanesi kalıyor. Bunlar da hemcinslerinin ölümüne şahit olunca ölmeyecek kadar besleniyorlar. Ancak bir deri bir kemik kaldıklarından bir işte kullanılma şansları olamayacağından bu projeden vazgeçilerek 16 tanesi yabani hayatlarına avdet ettiriliyor. Bunlardan bir tanesi semiz kalıp evcilleştirildiğine kanaat getirildiğinden mağdur sahipleniliyor. Zamanla fırsatını bulan son eşek bu müşarünileyh projenin tatbikçisi olan bürokrat Malazgirtli Menderes’in baldırından ısırarak bütün mağdur eşeklerin intikamını alıyor. Böylece bu saldırgan eşek de serbest bırakılarak projeden vazgeçiliyor. Bu olay hikâye falan değil. İsteyen Dipkarpas belediye başkanını veya TİYEMDER Gn. Bşk. Selahattin Yazıcı’yı arayabilir.

Bu olay rahmetli Cevher DUDAYEV’in “Özgürlük Kolay Değil” kitabını hatırlatıyor.

Buradan bütün milletime ve hassetsen bütün mazlumlara her fırsatta ve her aşamada seslenerek; lütfen bu eşekleri örnek alalım. Eğer bu eşekler kadar cesaret, şecaat ve fedakârlık gösteremiyorsak bize yazıklar olsun. Sakın ha kimsenin gelip bizi emperyalizmin şerrinden kurtaracağını bekleme hamakatine saplanmayın. Yukarıda görüldüğü gibi, eşekleri kimse kurtarmadı. Onları sadece ve sadece onların azim ve kararlılığı özgürlüklerine kavuşturdu. Tabii ki savaşta ölenler şehittir. Ancak kalanlar sadece kendilerinin özgürlüklerini değil bütün nesillerinin özgürlüklerini bir hak olarak kazanırlar. Pek tabiidir ki bu eşekler bizim coğrafyamızın eşekleridir. Özgürlük konusunda da bizi taklit edeceklerdi.

Selahattin Efendi’ye gelince; zaman zaman bana ve arkadaşlarıma kalın kalın laflar etmiştir. Ancak çok hayırlı bir iş olan ve kendilerini bu vesileyle takdir ettiğim dünya mazlumlarına Yüce Çalab’ın kitabını dağıtma ve okutturma gayretleri ve önceleri bana katılmadığı halde Kıbrıs eşeklerini ziyaret edince işin idrakine varıp ve o kıymetli özgürlük abidesi eşek kardeşlerimden bana selam getirdiği için bağışlıyorum.

Kıbrıs eşeklerinin özgürlüklerini kazandıktan sonraki hayat mücadeleleri de takdire şayandır.

Yine Malazgirtli Menderes’in nakline göre Dipkarpaz bölgesinde Evcil hayvanları sulamak için büyük römorklarla ve tankerlerle su taşınıp çiftliklerde muhafaza edilerek kullanılmaktadır. Geceleri su sıkıntısı çeken yaban eşeklerinin topluca gelip vanaları ağızlarıyla açarak su içip gittikleri, geceleyin tespit edildikten sonra tedbir alınıyor. Çünkü su Kıbrıs’ta çok kıymetlidir. Bir süre sonra çiftliklerde günde beş altı koyun ölü olarak bulunuyor. Geceleri takibat sonucunda eşeklerin gelip su bulamayınca hırslarından evcil hayvanları öldürerek insanları ikaz ettikleri tespit ediliyor. Binaenaleyh çiftliklerin kenarına su havuzları yapılıyor. Yaban eşekleri gelip buradan su içtikten sonra çevreye hiçbir zarar vermeden gittiklerine şahit olunmuştur.

Biz bu mücadeleyi de alkışlayarak yaşamak hakkı kutsaldır diyor ve eşekleri bu mücadeleleri ve başarılarından ötürü de tebrik ediyoruz. İnsanlara duyurulur. Vesselam…

1 yorum: