MEDHAL (GİRİŞ)
ZEKAVET Efendi ve ihvanı dünya lezaizini sadece mekulat ve meşrubattan müteşekkil zehabına kapılmışlar idi. Onlar taam faslının müsakeşe için sadece bir ayak vermek olduğunu bir bilselerdi ve buna cesaret de etselerdi Mevcudat-ı Dişiyan helak u perişan olurdu. Çünkü bunlar dünya ehli gibi her şeyi göze alıp sonucuna da katlanmak yerine onu da Çalab'a fatura edip kara kaplı kitaba, bunca yaptıkları haksız isnatlara bir daha ilave edip bunları gönül rahatlığı ile icra edip Hukukullaha destek çıktıklarını ifade ederek vaziyete devam edeceklerdi.
Geçenlerde Yüksek Cerideci dostum İlker Bey, Zekavetin malikanesini bir vesile ile ziyaret etmiş bol miktarda mekulat ve meşrubatın mevcudiyetine şahit olmuştu. Bilahare yaptığımız mükalemede hakikaten bu mekanın muhkem olduğu cümle müsakeşe için mükemmel olup kimsenin ruhunun bile duymayacağı, ZEKAVET ve ihvanının kainatın en büyük hazlarına ev sahipliği yapması temennilerimizle dedik ve zevkle gülüştük. Geç kalınmış bir fiiliyat, ancak haydi kolay gele.
Üçüncü Harname'yi derleyerek hayvanatın Efendisi ve dervişi olan eşeğe iade-i itibar etmeye gayret ederek bu hayvanı mübarek-i istismar edenlere haddini bildirdik. Bu çalışmamızda da insanoğlunun fazilet ve reziletlerini muntazaman bazen muşahhas bazen soyutlaştırarak dillendirerek insanoğluna karşı olan vezaifimizi yerine getirdiğimize inanıyoruz. Geriye bir Nebatatname ihtiyacı hasıl olduğunu ( Harname, İnsanname, Nebatatname ) böylece fiziki mevcudata gereken alakanın gösterildikten sonra eşref-i mahlukat’a metafor üzerinden söylenmesi gereken mesajın verilmiş olabileceği kanaatindeyim.
Harname de eşek üzerinden, İnsanname’de insanların davranışları üzerinden, Nebatatname’de ise nebatatın ana temsilcisi olan hıyar ve dolayısıyla Hıyarname kavramının kullanılarak İnsan-ı Kamil’i merkeze alarak bu üç vakayı insanı eşeğe bindirip yol kat ederken eline bir hıyar vererek har+insan+hıyar üçlemesinin (müsellesi kübra) dünya hayatında çözülmesi çok zor olan bir denklemi çözmeye gayret ettik. Bu ifademiz Mesih Efendinin Teslisini anımsatıyorsa onlara da selam olsun.
Bu eserimizi hazırlarken zuhuratları tahlil etmemizden naşi isim olarak “Bu gün bir zuhurat oldu”, tesbitinde bulunmuştuk. Ancak Dersiam Ali Murat Efendi “İnsanname” ismiyle tesmimin daha uygun olacağını ferman buyurunca hemen kabul ettik. Hayrullah Şanzumi hatıratını anlatırken milli vezaifi esnasında eratın nöbet değişiminde silahlarını doldur boşalt eğitimini hatırlatarak mateessüf günümüz insanının doğumundan ölümüne kadar doldur boşalt yapmaktan (Yiyip içip def-ül hacet yapmak) öteye geçemediğini büyük bir ızdırapla gözlemlediğini buyurmaktadır.
Bütün tarihimizde uygulandığı gibi hayırlı bir işe başlanırken mutlaka manevi sorumluluğu ortadan kaldırmak için bir bilene sorulur, teatide bulunulurdu. Binaenaleyh biz de ahirzaman müftülerinden harname muhibbi Özdenzade Süleyman Efendi’ye müracaat edip, sa’y ü gayretimizin şer’i şerife mugayir olmadığını kanaat getirdikten sonra meseleye medeni hukuk doktoru Gökhan El-Bendegâh-ı Mevleviye hazretlerine giderek bu naçiz çalışmamızın çağdaş hukukla da mütenasib olduğunu öğrendikten sonra matbuata tahvile karar kıldık.
Arz ederim. Şüphesiz ki Tevfik Çalabındır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder