26 Temmuz 2010 Pazartesi

ZEAMETZADE SABAHATTİN EFENDİ

Atatürk’ün dediği gibi göçmenlerimiz bize kaybettiğimiz topraklarımızdan birer hatıradır. Muhterem Sabahattin Hocamız Osmanlının iskân politikası müvacehesinde Anadolu’nun Konya’sından Balkanlara yerleştirilip kendilerine fermanla zeamet verilen bir ailenin torunu olup soyadını da bu realiteden mülhem olarak almıştır. Henüz çocuk yaşta İştip’den Asitane'ye hicret etmiş, babası da ticaretle iştigal eden rahmetli Mehmet Zaim Beydir.

Rahmetli valideleri Saime Hanımefendinin yıllarca dualarına mazhar olan hocamızın uzun yıllar hizmette kusur etmediği ve kendilerinden hiç ayrılmadığı validelerinin cenaze namazının Dersaatte, Fatih camiinde Âdem Erim Hoca Efendi tarafından 1991’de kılınmıştı. Bilahare aile mezarlığı olan kıymetli pederlerinin de medfun bulunduğu Edirnekapı’daki ebedi istirahathanesine tevdi edilmesi törenlerine katılmış hocamızın bu acılı gününde yalnız bırakmamaya gayret etmiştim.

Muhterem Sabahattin hocamız mülkiye ve bilahare hukuk lisanslarını ikmal ettikten sonra bir süre kaymakamlık yapmış ve özellikle Hısn-ı Mansura’ya bağlanmadan önce Malatya Vilayetimizin bir kazası olan Kahta’da kaymakamlıkta bulunmuş olması hasebiyle kendilerini fahri hemşehrim olarak telakki edip takip etmiş sürekli onun ilim, irfan faaliyetlerinden nasibim kadarıyla istifade etmişimdir.

Sabahattin Hocamla ilgili birçok kişi tarafından çeşitli değerlendirmeler yapılmış olmakla beraber bunların hiç birisinin tesirinde kalmayıp kendim kabiliyet ve algılamam çerçevesine yaptığım bazı tespitleri arz edecek olursam şu maddeleri sıralayabilirim. 1996’da muhterem hocam bir televizyon kanalının (Samanyolu TV.) kendisi hakkında bir program yapacağını programcılara benim de adımı verdiğini bu vesileyle bendenizi de bütün talebelerinin içinden seçerek yer vermesi benim için ilmi bir miraciye olmuş hemen şu tespitleri kaleme alıp evimde yapılan çekimde ifade etmeye çalışmıştım.

1) Muhterem hocamız Prof. Dr. Sabahattin Zaim Beyefendi, Adıyaman Kahta Kaymakamlığı yaptığı için bizim tabii ve fahri hemşehrimizdir.

2) Bilahare zat-ı âlilerine tilmiz olma şerefine nail olduğumdan ötürü kendimi çok şanslı olarak addediyorum. Muhterem hocamız bütün talebelerinden ve bendenizden irşat ve ikazlarını esirgemediği için kendilerine daima medyunu şükran olmuşuzdur.

3) Üç yıl gibi ciddi bir zaman diliminde kendileriyle beraber şehirlerarası otobüslerde gidip gelerek bu yolculuklar esnasında gerek yaptıkları sohbetler bizim için birer ders mesabeside olduğu gibi, benim şehirlerarası yaptığım yolculukların verdiği yılgınlık ve yorgunluktan kurtulmamız için sürekli bizi bu ilmin meşakkatine dayanmamız yönünde tavsiyelerde bulunmuş, sürekli hepimize aşk ve şevk aşılamıştır. İhtiyat Zabitliği dönüşümde Dekan oldukları makamlarını ziyaret etmiş, bendenizi öğle yemeğine davet etmiş o zaman yardımcısı olan ve bilahare vezir olan Sami Efendinin makam aracında şoförlüğümüzü yapmış olması da benim için tatlı bir hatıradır.

4) Haddim olmayarak hocamızın meziyetlerinden birkaç tanesinden bahsedecek olursam

a) Hocamız yanlışı tenkit etmekle zaman kaybetmez her zaman doğruluğuna inandığı doğruları tavsiye etmeye çalışır ve hep doğruyu konuşur.

b) Hocamız adalet ve şefkat duygularını beraber çalıştırır, ona göre, hoca hem adil hem de şefkatli olmalıdır. Zalim olmamalıdır.

c) Benim de şahit olduğum bütün milletvekilliği genel seçimlerinden birçok hizipten adaylık teklifleri aldığı halde bir prensip olarak o politikaya asla ve kat’a rağbet etmemiştir. Hocamız sürekli ilmi ve ilim adamını her zaman ve her yerde her şeyin üzerinde tutmaya ömrünün sonuna kadar da devam etmiştir. Bizlere de Aman ha! Hocalığınızı ekonomik getirisinin az olması veya başka bahanelerle hiçbir şeye değişmememizi ve özetle Aman ha! Hocalığınızı küçük görmeyin tavsiyesini hep tekrarlıya durmuştur.

d) Muhterem hocamızın ilme getirdiği yeni üslub ise o modern iktisatla geleneksel iktisadı en güzel bir şekilde yorumlayarak adeta mezcetmiştir. Hocamızın ilmi faaliyetlerinden önce ya klasik iktisat ya da batılı anlamda modern iktisat anlayışları söz konusuyken hocamız adeta bu anlayışa izdivaç yorumu getirmiştir. Aslında ilmin bir bütün olduğunu eski veya yeni olmaktan çok silsile seyrinin birer ünitelerini oluşturduğunu ve bana göre iktisat anlayışımıza yeni yorumlar getirip yastık altı kazanımların sıcak paraya dönüşmesini bu faaliyetler neticesinde dünyamızın yeni bankacılık sistemleriyle tanışmasına vesile olmuştur.

e) Ona göre iktisat ilmi sadece insanoğlunun mutluluğuna vesile olması için müspet anlamda kullanılarak bütün kazanımların neticesinde onun en büyük ideali olan güzel insan yetiştirmektir. Hocamıza yakın olanlar, onun bu kavramı bütün faaliyetlerinin merkezine alarak yapılabilecek zaruri, beşeri ve ahlaki faaliyetleri bir altyapı olarak kabul edip onun üzerine hep güzel insan modelini oturtma gayreti bir hayat boyu hocamızın ana projesi olmuştur. Hocamızın bu hedefini tespit eden az sayıdaki öğrencilerinden birisi olduğum kanaatindeyim. Bunu da büyük bir mutlulukla ifade etmek istiyorum. Çünkü güzel insan modelini yetiştirip onun muhtaç olduğu ihtiyaçlarının da karşılandığı bir dünyada bütün problemlerin kökten halledildiği anlamına gelmektedir. Muhterem hocamıza göre Türkiyemizin ve hatta dünyamızın kurtuluşunun tek çaresi güzel insan yetiştirmekle mümkün olacağı gerçeğidir.

f) Muhterem hocamız, “Nahif, Dakik, Rakik, Kibar, Mütevazı” bir Türk beyefendisidir. Hocamızın eserlerini makalelerini ve tarihçe-i hayatını herkes yakından takip etmektedir. Ancak ben kendi zaviyemden haddim olmayarak ve kendilerinden icazet alarak ayaklarına biraz kalem süttüm. Hocamızın en büyük özelliklerinden biri de gönül adamlarıyla beraber olması ve bir gönül eri olmasıdır.

Vakti zamanında muhibbi olduğu Mehmet Efendiyle Almanya’ya gittiklerini kaplumbağa bir araba almayı düşündüğü halde onun işaretiyle bir Mercedes taksi aldığını söyledi. Bu arabayı yıllarca kullandığını bundan başka arabası olmadığını ve bu arabasıyla zamanın büyüklerinden Prof. Dr. Osman Turan ile üstad Necip Fazıl’ı çok taşıdığını, onların hararetli tartışmalarını sadece seyrettiğini bize anlatmıştı.

Muhterem hocam eğer sürçükalem eyleyip kalemim yanlışlıkla mayınlı bir zemine kaymışsa engin hoşgörünüze sığınıyor ve bizi cehaletimize bağışlamanızı temenni ediyorum. Muhterem hocamız Sabahattin Efendi hazretlerine Cenab-ı haktan sağlık, afiyet uzun ömürler diliyor ve ilim dünyasına nice eserler vermesini kendilerinden hasseten istirham ediyoruz.

Yine hocamızın ahmak bir dostunun onun izni olmadan onu bir hizbe kurucu üye olarak kaydetmesi neticesinde deruhte ettiği Y.Ö.K. üyeliğinden alınmasını ve bu konuda da büyüklüğünü gösterip sessizliğini koruması hadisesine de benim gibi birkaç kişi vukufiyet kesbetmiştir.

Neticeten muhterem hocamızın bendenize iltifatlarını esirgemeyip zaman zaman müşekkel ve müheykel Hayrullah demesini zevkle yaşıyor, huzuru mübarekelerinde tazimle eğiliyorum. Binler selam vesselam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder