Mimar Sinan Osmanlı coğrafyasını mimarisiyle süslemekle maruf Türk insanının ve hatta dünya insanlığının gönlünde taht kurmuş yüce ama mütevazı dev bir adam. Çünkü o Süleymaniye’yi inşa ettiği halde mezarını külliyenin dışında mütevazı bir yere oturtmuştu. Bu meyanda söylendiği gibi dünyanın başkenti olan İstanbul’u sanatını icra ederek dudaklarından öpmek istemişti. Bu vesileyle İstanbul’un en çok rüzgâr alan noktası olan Üsküdar’da ki en stratejik bu mekâna maruf Şemsipaşa Külliyesini oturttu. Bu mekân İstanbul’un en çok rüzgâr alan noktası olması hasebiyle bu külliyeye kolay kolay kuş konduğuna şahit olunmadığından ötürü halk arasında hep Kuşkonmaz Camii olarak ifade edilir. Bu külliyenin diğerlerinden en bariz farkı minyatür olması çok tatlı ve şirin olmasıdır. Camii lihye-i şerif, meşruta, mezarlık, kütüphane bölümü, abdesthane ve leb-i derya bahçe, bahçesinde karadut, kiraz, ceviz, rengârenk çiçekler ve Osmanlının her yapısının ana rüknü ve stratejik ihtiyacı olan su kuyusu. Hep bir yaz günü yatsıdan sonra bütün ihvanı toplayıp sabaha kadar bir mangal ziyafeti vermeyi tahayyül ettiğim en mutena ve sanki cennetten borç alınmış bir mekân. Evliya Çelebi’nin Seyahatname isimli eserinde ise o dönemlerde bile âşıklar akşamüzeri güneşin batışını ve mehtabı buradan temaşa ederlermiş.
Bu mekân hep alakamı çekerken 1980 sonrası dağılmış bulunan ideolojik yelpazeleri çeşitli isimler altında toparlanmaya başlamış bizim milliyetçiler de reorganizasyon vesilesiyle bu minyatür Osmanlı Külliyesinin hemen bitişiğini gözlerine kestirmiş. Başta Zamanın Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve bilahare dava vekilliği, Maden ve Taşocakları Genel İşletmecisi Taşdelenzade Mehmet Efendinin büyük gayretleri. (Ecdatları tarihte değirmentaşı delmek ve onarmakla maruf Ayrancızade. Üzüm pekmezi, deve ve deveci armudu üreticisi. Kırşehirli olmaları hasebiyle Ahievran'ın amcazadesi çağdaş Neşet Ertaş Efendinin söz arkadaşı, "Zahidem" türküsünün münadisi, devrin şeyh-ül İslamı Abdullah Efendinin mahdumu, müderris Musa Efendi'nin biraderi El-Üsküdari vel Kırşehri). ve Ahmet Çakar Efendinin büyük Dandanakan savaşı neticesinde buraya sahiplenilmişti. Bu esnada zabıtaların tacizlerini hiç unutamıyorum. Arkadaşlar sürekli orada oturur herhangi bir müdahalede savunmaya geçerlerdi. Tam bu hengâmede Çakar-i Ahmet Efendi'nin şu cümlesini hiç unutamıyorum. “Yahu şu belediye zabıtalarını görünce kendimi Ebu Cehil ile karşılaşmış gibi hissediyorum, kimyam bozuluyor” demişti. Büyük bir çaba ve gayret sonucunda bu mekân bir şekilde sahiplenilmişti. Milliyetçi ve muhafazakâr kesim buraya çoluk çocuğuyla gelip bir taraftan camii duvarının dibinde ezan sesi ile birlikte kana kana tarihini yaşıyor bir taraftan da boğaza sıfır ve dik açıdan asma köprüye ve kuleli askeri lisesine nazar edip sinesine serin deniz rüzgârlarıyla iyotlu tenefüzatta bulunuluyor. Ayrıca hem hesaplı ve hem de emniyetli olması hasebiyle Üsküdar gurebasının yazlık ihtiyacını fazlasıyla karşılıyordu. Herkes halinden ve bu uygulamadan çok mütehassıs ve mutlu olurken Sofi Remzi namındaki çağdaş evliya bütün aile efradıyla burayı şereflendirir. Sofi hem helal maişetini ve hem de hizmet aşkıyla mangalını yakar, haziruna servis yapardı. Ben şahsen ömrümün en lezzetli köftelerini burada yemişimdir. Çünkü Sofi Remzi bir aşk adamıdır. Bu fani dünyayı bir sigara içimlik kadar kısa ve önemsiz telakki ederdi. O bir Jandarma miralayının mahdumu olup coğrafya ve hukuk Fakültelerini, tam tahsilinin ortasındayken elinin tersiyle itmiş ömrünü zikir, sigara ve uyku ile süslemiştir. Yahu böyle bir üslup olur mu?” diyenlere ben, “Herkes sizin gibi dünya eksenine dizayn edilmek mecburiyetinde mi? ” şeklinde cevaplandırırdım. Sofi Remzi de kendi nevi şahsına münhasır bir zat-ı kiram idi. Pek tabidir ki o da, herkes de olacaktı ki dünyamız bu renklerden mahrum olmayacaktı. Sofi Remzi köfte yapmak için Kanaat kasabına gider en iyi etlerden seçerek en pahalısından alır yine en seçkin baharatlarla harmanlar ve şeyhini rabıtasına alarak üç yasin okuyarak köfte harcını yoğurur. Satarken de çok ucuza ve bol miktarda tam ekmeğe salatasıyla yerleştirip tuzlayarak ikram eder... Çünkü onun sınıf atlama diye hiçbir derdi yoktur. Hatta ona göre sınıf atlamanın çocukken ip atlamadan aldığı hazlardan bile ehven olduğunu iddia ederdi. Sofi Remzi’nin Şemsipaşa Çay Bahçesi’nde müşterilere kandil geceleri bedava köfte ikramı yaptığını unutmak namümkündür... Hayrullah Şanzumi, bir defasında elinde bir kitapla bu çay bahçesine vasıl olduğunda hazirunun huzurundaki bu olaya Türkiye gazetesi ceridecisi ve devrin en meşhur muhariri İlker Alpkaya Et Tarsusi Efendi hazretleri de şahittir. Sofi Remzi “Yahu hocam! Bu kitap sana yakışmıyor” dediğinde Hayrullah Şanzumi hiç tereddüt geçirmeden elindeki o kitabı paramparça edip Sofinin yüzüne fırlatmış Sofi neye uğradığını şaşırmış aşka gelmiş orada çay içenler de hayret etmişti. Burada da mühim olan bir aşk adamı Sofi Remzi’nin zevkten dört köşe olmasını temin etmekti. Maksat hâsıl olduktan sonra Hayrullah On YTL vererek aynı kitabı temin edip kaldığı yerden okumaya devam etmişti. Burada verilmek istenilen mesaj mağdur ve mazlum olan milletimin fertlerinin bir nebzecik de olsa rehabilite olmalarını sağlamaktı. Vaktaki Hazreti Devlet Penahımız bu güzel Anadolu evladı Sofi Remzi’yi Telekom’a memur edip sakallarını katlettiği günden beri adamcağızın nehafeti bozuldu. Haydi hayırlısı.
Tam bir mekân sahibi olduk derken devlet kurup devlet yıkmakta olduğu gibi dernek, vakıf ve birçok organizasyon oluşturup ifsat etmekte maharetli olan Milletimin çocukları yine kendi ferdi menfaatlerine milli menfaatleri feda etme alışkanlığını hatırlayarak burayı da ifsat edip elimizden aldılar. Ne yapalım, vatan sağ olsun! Nasıl olsa büyüklerimiz bize bu dünyada rahat yoktur! Düsturunu kanıksatmışlardı. Demek ki bize böyle güzel mekânlarda vakit geçirmek yakışmayacak, bu bile lüks gelecek. Haydi dava arkadaşlarım, ha gayret mezara az kaldı. Yazın sıcak evlerimizin sıcaklarıyla terlemeye tahammüle devam nasıl olsa burası mezardan daha rahattır. Hiç olmazsa ara sıra buzlu su içip kendimizi teselli etmekte çareyi bulalım. Buda geçer ya hu!...
ÜSKÜDAR ŞEMSİPAŞA ÇAY BAHÇESİNİN MÜDAVİMLERİNDEN BAZILARI
1-Ahmet Çakar, 2- Atilla Çakar, 3- Bahattin İpek, 4-Kemal Duran, 5-Mehmet Taşdelen, 6-Rahmetli Abdullah Taşdelen Hoca Efendi, 7-Musa Taşdelen (Depremde burada yatardı), 8-İlker Alpkaya ve ailesi, 9- M. Said Doğan ve ailesi, 10-Necat Uysal, Bodrum fatihi ve kardeşleri Sinan vs, 11- Necmeddin Erişen ( Nejad'ın çocuklarının sünnet düğünü burada yapılmış, Necmeddin hocamız, Sana kırmızı don giyme demedim mi, Bozlak üsluplu türküsünü çalgı eşliğinde icra etmişti) , 12- Ahmet Şafak, 13-Sağlık eski Bakanı Osman Durmuş (Bu mekanda üstad Hayrullah Şanzumi tarafından Üçüncü Harname eserini takdim etmişti.), 14- İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı Erdem Karakoç, 15-Rasim Ekşi, 16- Erhan Öztunç, 17- Dilaver Cebeci, 18-Edibe Sözen ve ailesi, 19-Zekeriya İyilik, 20-Cihangir Mıdrabi Doğan, 21- Cemal Zehir gibi zehir, 22-Osman Öztunç, 23- Efendime Söyleyeyim imparator Osman Efendi, 24- Kamil Yavuz Engin, 25-Davut Pehlivan, 26-Bahri Duman, 27-Osman Tabanoğlu, 28-Şahin Baba (Aydınlar Ocağı Müdürü), 29-Ömer Lütfi Mete, 30- Ali Şanalmış ve ailesi, 31- Şinasi Başlılar ve Oğuz Başlılar, 32- Mehmet Ekşi, 33-Hakkı Kurtuluş, 34- Hünkar ve İsfendiyar Ekşi, 35-Osman Çelik, 36- Lütfi Özşahin, 37-Alparslan Efendi, 38-Yakup Sarıtaş, (Dandanakan savaşında Şemsipaşa civarında gezen küffarı denize atması darb-ı mesel olmuştu. Vaktaki küffarın canına tak eyleyip tabanca muamelesi ile mukabelede bulunuldu. Kendisine sağlık ve hizmetlerinde devamlılık dileriz.), 39- Emin Gürses, 40- Nazım Tok ve ailesi, 41- Cemil Akbulut, 42- Haşim Coşkun, Yavuz Selim Demirağ ve ailesi, 43- Murat Tokgöz ve arkadaşları, 44- Hacı dayı, 45- Mehmet Ali Tüney, 46-Şinasi Atan, 47- Mustafa Üçgül, 48-Ömer Ekşi, 49-Hasan ve Hızır Ekşi, 50- Hasan Basri Pehlivan, 51- Serhat ve Süleyman Tabanoğlu, 52-Serdar Bilgen, 53-Aydın Murtezaoğlu, 54- Servet Somuncu, 55- Zeki Hacıibrahimoğlu, 56- Nazif Okumuş, 57-Hüseyin Bekçi, 58-Hanefi Bostan, 59-Levent Temiz, 60- Aziz Gündüz, 61- Halim Şahinoğlu, 62-Hasan Sözer, 63-Ahmet Sözer, 64-Yavuz Özhancı, 65-Mehmet Özhancı, 66-Turan Sancak, 67-Boksör Mehmet, 68-İsmail Balcı, 69-İzzet Cemal Fidan, 70-Ata Müslim Yoltay, 71-Enver Ödmen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder