26 Temmuz 2010 Pazartesi

İNSANNAME

ÖNSÖZ

(ARZ-I MERAM)

Günlerden bir gün kadim dostum Başöğretmen Yrd. Doç. Dr. Palabıyıkzade Zeki Errizevi Hazretleri Yalı Akademisinde Hayrullah Efendi, Eşekname’ni tekamül ettin şimdi sıra bir İnsanname’ye gelmiş olsa gerektir. Çünkü eşeklerin hakkını fazlasıyla verdin. Biliyorsun kul hakkı da küçümsenmeyecek kadar mühim bir sorumluluk gerektirir diyerek ikazda bulunduktan sonra tez elden çalışmaya say’ettik. Malum olunduğu gibi okuduklarımızı, gördüklerimizi ve yaşadıklarımızı muhtasaran incelemek durumundaydık. Kiramen kâtibin şeriki olmadığımız için her şeyi yazma mecburiyetimiz yoktu.

Biz ancak tarih ilminin metodunu uygulayarak en iyi ve en kötüleri yazmak durumundaydık. Onun için vasatiyyun alınmasın kural bu. Eğer gerçekten tarihe geçme diye çok önemli bir derdiniz varsa, ya çok faydalı bir iş başaracaksınız ya da ednalığınızla ün salacaksınız. Aksi takdirde her şeyi yazacak olursak buna ne gücümüz ne de takatimiz yetmez. Demek ki ya eşrefi mahlûkat olacaksınız ya da Erzel-ü rüzela olmaya gayret edeceksiniz. Zurnanın son deliği olmanız sizi ancak kayıt dışı olarak kabul edecektir.

Geçenlerde Zevat-ı Muvasatadan biri “Yahu hocam nolursunuz beni de yazar mısın?” Diye ısrarda bulundu. Ben de “Muhterem milletimizin vasatiyyuna da ihtiyacı var, meşhur olmak kolay veya iyi bir meziyet değil, haline şükret normal hayatını sürdürmeye çalış” dediysem de nafile. Benim gibi sıradan bir vatandaş simidimi, patlamış mısırımı alıp rahatlıkla deniz kenarında oturup yiyebiliyorum. Bu fırsat büyük bir mutluluk değil mi? Şöhret sahibi bir fert her şeyine dikkat etmek zorundadır. Bize büyüklerimiz “Evladım şehvet, şöhret ve sermayeden uzak durun” dememişler miydi?

Yine muhatabıma “Arkadaşım Çalap kimseyi boşuna yaratmamıştır. En mütevazı insan bile evinin reisidir. Her fert kendi işini yapmakla mükelleftir dediysem de o ısrarla “Hocam n’olursun beni de yaz” deyince artık kendisine ciddi bir vaziyette yardımcı olmam hâsıl oldu. Dedim ki; “Ey muhterem! İnsanlığa faydalı bir icat yap, bende herkes de seni hemen yazsın”.

Adamcağız, “Nasıl yapabilirim ki, ne böyle bir eğitimim, ne bir birikimim ve ne de kabiliyetim var”. “Öyleyse birinci şansını yitirdin madem iyilik yapamıyorsun, insanlığa onulmaz bir kazık atarsan tarih ilmi bu şekilde de seni değerlendirir”. “Mesela?” diye sorunca, “Sakın ha kimseye kıyma, kan dökme en zararsızından bir eylem yapabilirsen olabilir”. Deyince heyecanlandı. Ve ısrarla nasıl yani diyerek ağzımın içine girercesine bekledi. Bende “Çok kolay evinin önünde kırk gün kırk gece davul zurna çaldırarak sana en yakın validenle veya hemşirenle dünya evine girdiğini beyan edeceksin hepsi o kadar. Sonra bütün dünya medyası senden bahsedecektir. Seni temin ediyorum bir daha unutmamak üzere tarih seni kalbine kaydedecektir, anladın mı?” Deyince, adamcağızda biraz namus kırıntıları varmış demek ki kudurarak mekânı terk etti.

Evet asrımızın en büyük hastalığı enaniyet, ego, ben ve ben ötesi. Tanrı bizi bize bırakmasın; tarihte olduğu gibi bu insanların isimsiz kahramanlara da ihtiyacı vardı. Bu ne hırs, bu ne doyumsuzluk kimse olduğu yerden memnun değil, mesleğinin zirvesine çıkanlar bile mutlu değil. Şairin dediği gibi “Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak”.

Vardığımız sonuç insanlık haddini bilme erdemine erişerek sınıf atlayarak değil, deruhte ettiği işi en mübarek iş olarak kabul edip, benimseyip onu en güzel bir şekilde icra ederek mutluluğa ve gerçek tatmine ulaşabileceğinden başka yoktur çıkar yol tavsiyesiyle meramımızı arz etmeye çalıştık.

Bu çalışmamamız esnasında bize İdeal Düşünce (www.idealdusunce.com) dergisinde köşe yazarlığı imkanı veren Dr. Vedat Özcan beye kalbi şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca bizi takip eden ve bize psikolojik destek veren bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Malumunuz olduğu gibi Hayrullah Şanzumi bütün çalışmalarını üç kitapta toparlama gayreti içerisindedir. Birinci çalışması olan Üçüncü Harname defaten yayınlanmış olup insanlığa hizmet sunarken bu meyanda denemelerini kalemine dert çekerek yazmaya devam ederken sayın Ecz. Memduh Cumhur Beyin meşhur şiirinden ders alarak “Harname yeter sanma Hıyarname gerektir”, emrini yerine getirme gayretiyle

1- Harname

2- İnsanname

3- Hıyarname, adlı eserlerini baskıya hazırlamaktadır. Bütün okuyucularımıza hassaten mizah bizim işimizdir diyor, saygılar sunuyoruz, vesselam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder