26 Temmuz 2010 Pazartesi

ÜSKÜDAR SARHOŞ İMAMLAR TEKKESİ FASLI EVVELİ

Hayrullah Şanzumî, Bekri Mustafa’nın Eminönü’ndeki kabrini ziyaret etmiş, akşamüzeri, Üsküdar’daki Sarhoş İmamlar Kahvesine dönmektedir. Çay içip günün yorgunluğunu atmayı planlamaktadır. Üsküdar’a gelince, karşısına, Musa Efendi ve Emin Efendi çıkar. Hayrullah Şanzumî, bu kadim ve kavî dostlarını görmenin sevinciyle onlara şöyle seslenir:

- Sizi görünce eşeğimi bulmuş gibi sevindim!

***

Cemaat-ı mezbure sarhoş imamlar tekkesinde cülusa kadem edince birden Âla Emin Efendi hazretleri mübarek heybesini açar içerisinden Golan tepelerinde yetişen üzümlerden mamul Yarden şarabını huruç eder. Osman Efendi iştiyakla "Evladım Emin o kevseri aç da hazirun binnasip tazakkum eylesin" dediyse de nafile!

Emin Efendi bu şarabı Gedikpaşalı Sahtiyancıbaşı Memiş ustaya götürüp bir çift pabuç ile trampa eyleyeceğini söyleyerek yola revan oldu.

Hayrullah Şanzumi duruma vaziyet ederek müşarünileyh cemaate "Üzülmeyiniz, gevşemeyiniz, eğer inanmış iseniz en üstünsünüzdür. Çünkü şarapla sarhoş olmak en kolay şey, bunu eşekler de becerir. Ancak mühim olan Allah aşkıyla sarhoş olabilmektir ki; bunu da hepiniz yapıyorsunuz" diyerek hazırunu teselli buyurdu ise de ne çare kalpler kırılmış, gönüller burkulmuştu. Aniden peydahlanan meczup Husyezede Dadaş Esedi Burhan Efendi de seslenerek: "İçen veli, içmeyen deli, pirimiz Hacı Bektaş-ı Veli" diyerek erenleri rahatlatmaya çalıştı ise de Atı ve şarabı alan savtul Muazzam Emin Efendi Üsküdar'dan Eminönü’ne oradan da Gedikpaşalı Memiş ustanın pabuç loncasına vasıl oldu vesselam!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder